Güne gözlerimizi Decin’de bulunan Hotel Formule’de açıyoruz. Dün akşam ve neredeyse tüm gece yakınlarda bulunan çöp veya atık toplama tesisinin kötü kokusu ciğerlerimize işledi. Ayrıca kamp alanı olarak kullanılabilecek bir yer değil. Mutfak ve banyo bulunmuyor. Sabah 06.30 gibi uyanıp hemen hızlıca hazırlandık. Bugün hedefimizi Melnik şehrine varmak ve orada bulunan kamp alanında konaklamak. Rotamız yakalık 90 km olarak gözüküyor.
Sabah kahvaltılık bişeyler almak için market ararken birden kendimizi şehirden dışarı çıkmış buluyoruz. Dün gece kaldığımız kamp alanı sandığımızdan da dışarıdaymış. Elbe Nehri sağımızda kalıyor, ilk uygun yoldan bisiklet yoluna çıkıyoruz.
Sabahın ilk saatleri büyük bir sessizlik var. Bisiklet yolunda da karşımıza pek fazla kimse çıkmıyor. Sakin ve huzurlu bir şekilde yolumuza devam ederken bir anda yağmur başlıyor. Yağmurluklarımızı giymek için bir ağacın altında durduğumuzda biz daha çantadan çıkaramadan yağmur geçip gidiyor.
Yolda kahvaltılık bişeyler alacak başka bir yer bulunmuyor. Bizde Usti Nad Labem şehrine kadar sürmeye karar veriyoruz. 17 km kadar yolumuz var. Öyle güzel gidiyoruz ki 17 km nasıl geçiyor hiç anlamıyoruz.
Saat 09.30 gibi Usti Nad Labem şehirne yine bir köprüden geçip giriş yapıyoruz. Köprünün hemen çıkışında yine turist information bulunuyor. Decin’de de aynı yerde vardı. Buradan yeni bir harita alıp garanti olsun diye Melnik şehrinde bulunan kamping açık mı diye göreliye aratmayı da ihmal etmiyorum. 🙂 Aydan Çelik’in de dediği gibi “boğazlar meselesi”ni çözmek için süper markete doğru gidiyoruz. Neyse ki çok uzakta sayılmaz.
Yakınımızda Forum Usti Nad Labem isimli alışveriş merkezine giriyoruz. Merve bisikletlerin başında bekliyor ben markete gidip alışveriş yapıyorum. Epey acıkmışız, güzelce karnımızı doyurduktan sonra bide karşıda bulunan cafe de kahve keyfi yapıyoruz.
Artık yola çıkma zamanı geldi saat 11.00 gibi yine şehre girdiğimiz köprüden bu kez çıkış yapıyoruz. Yollar çok güzel işretlenmiş 2 numaralı yolu takip ederek yine Elbe Nehri kıyısına çıkıyoruz.
Sonra gemilerin geçişi için hazırlanan bir tesisin yanından geçiyoruz. Yol tabelaları merdivenleri gösteriyor. İte kaka merdivenleri çıkardık sonra da indiriyoruz. Tam bitti derken az ilerisinde bu kez tren yolunun altından ve yine merdivenlerden indirip çıkarıyoruz. Sonra fark ettik ki araçlarla birlikte aynı yolu kullanıp aynı yere çıkabiliyormuşuz. Neyse yol işaretlerini takip etmeye devam.
Yolumuz üzerinde o kadar güzel bir yere geldik ki anlatamam. Çevrede yazlık havası var. Elbe Nehri ve arkasındaki yeşil tepe o kadar güzel bir manzara oluşturuyor ki burada zaman geçirmeye doyamadık.
Yolumuz bir ara nehirden uzaklaşıp yukarıya doğru çıkıyor. Çıkışlar biraz zorlasa da sonra inerken eğimin %25 olduğunu görüyoruz ve kendimizi günün en şanslı kişileri ilan ediyoruz.
Buralardan sonra yol daha da güzelleşti. Bazen asfalt bazen de taş toprak yoldan pedallıyoruz. 10 km kadar rüzgar önümüzden geliyor. Onun haricinde ya yok yada hep aramızda oluyor. Uzun düz ve güzel yollarda insanın çenesi düşüyor. Konuştukça daha da fazla konuşmak istiyor. Şehrilere yaklaştıkça bisiklet kullanıcılarının sayısı arttı fakat Almanya kadar değil.
Yolda pedallarken yanımızdan trenle taşınan otomobiller geçiyor. Bir süre sonra Velke Zernoseky isimli yerde bisikletçiler için açılmış cafede bir mola veriyoruz.
Güzel konuşmalarla Roudnice Nad Labem şehrine nasıl vardığımızı anlamıyoruz. İlk planda burada bulunan kamp alanında kalmayı planlamıştık. Fakat Prag’a daha fazla zaman ayırabilmek için Melnik şehrinde kalmaya karar veriyoruz. Nehir giderek genişliyor. Bir ara araçlarla birlikte devam ediyoruz. Daha sonra bir kanalın iki kenarından geçip tekrar Elbe Nehri bisiklet yoluna bağlanıyoruz.
Bazı yerler kartpostal gibi. Biz de kendi kartpostallarımızın parçası olmak içim buradan anı topluyoruz.
Melnik şehrine yine bir köprüden giriş yapacağız. Tabelaları takip ederek köprünün girişine kadar gidiyoruz. Ama bir de ne görelim köprü tadilatta. “Almanya’da olsaydık bu köprüden geçerdik.” diyorum. Geri dönüyoruz karşıdan gelen küçük tekneyi görüyoruz. İstanbul’dayken boğazdan karşıdan karşıya geçmek için küçük motorları kullanmıştık. Tam o sırada büyük bir gemi geçmişti. Bizim motoru o kadar çok dalgalandırmıştı ki o günden beri bir korku kapladı içini. Ama başka bir çare yok buna binmeliyiz. Kamp alanımız karşı kıyıda kalıyor. Ayrıca şehirde orada. Tekne yanaşıyor. Teknedeki görevlinin yardımıyla bisikletlerimizi yüklüyoruz. Merve büyük bir korkuyla birlikte karşıya çok şükür ki sağ salim geçiyor. Köprü kapalı olduğu için geçiş için ödeme yapmıyoruz.
Şehre giriş yaparken sert ama harika bir manzarası olan bir rampadan çıkıyoruz. Sonra kamp alanına doğru yola çıkmadan önce akşam yemeği için alışveriş yapıyoruz.
Autokemp Melnik isimli kamp alanımızda bir gece iki kişi ve bir çadır için 270 Koruna ödeme yaptık. Görevli kadın biraz suratsızdı, hem hiç indirim yapmadı hem de girerken gördüğümüz varil evleri görmek istedik belki orada kalırız diye ama o kadar zor gösterdi ki anlatamam.
Turumuzun sonuna doğru yaklaşıyoruz. Yarın Prag’a giriş yapmayı planlıyoruz. Bu gece turumuzun son kamplı konaklaması. Bu bizde bir hüzün yaratıyor. Çadırımızı kuruyorum. O sırada Merve yemek hazırlıyor. Biz bunları yapana kadar hava yavaş yavaş kararıyor. Akşam yemeği menümüz çorba ve menemen.
Bugünle ilgili hazırladığımız videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz. Eğer beğendiyseniz beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın:)
Günlük yol bilgileri: Decin-Melnik arası 95 km
Henüz Yorum Yok