Tuna Nehri Bisiklet Turu | 16. Gün (Budapeşte) 25.08.2017

Tuna Nehri Bisiklet Turumuzun son noktası olan Budapeştedeyiz. Dün yorucu bir günün ardından Warmshowers’tan bizi ağırlayan ev sahibimiz Bori’nin evine ulaştık. Sabah her ne kadar yorgun olsak da bisiklet turunun verdiği alışkanlıktan dolayı sabah 7 gözlerimizi açtık. Artık gidecek yolumuz olmadığı için alarm kurmamıştık. Saat 8’e kadar uyumayı denesekte başaramadık. Ayağa kalktığımızda biraz bacaklarımız ağırıyordu. Budapeşte’yi keşfetmek için hazırlanıp dışarı çıktık. Bori’nin evi Buda tarafında ve eski şehire çok yakın bir konumda bulunuyor. Dün akşam aldığımız tarifler ve birazda hislerimizle kısa bir yürüyüşün arıdından eski şehrin merkezine vardık. Bu harika yerde insanlar hala yaşamaya devam ediyor.

Yolumuz üzerinde merdivenler vardı ve ağrılar yüzünden çıkmakta zorlandık. Eski şehrin içerisinden geçerek Trinity Meydan’na geldik. Bu meydanda renki bir çatıya sahip Matthias Kilisesi bulunuyor. Bu kilisede birçok Macar Kralına taç giyme töreni düzenlemiş.

Matthias Kilisesi hemen yanıbaşında ise Balıkçı Burcu (Fisherman’s Bastion) var. Bulutlar fotoğraflarımıza çok güzel bir hava kattı. Buradan Tuna Nehrini ve Macaristan Parlamento binasını izledik.

Eski şehrin içerisinden geçerken kahvaltı yapmak için bir yer baktık ancak herhangi bir yer bulamadık. Burada biraz zaman geçirdikten sonra Tuna Nehri kıyısına inmeye karar verdik.

Kendi kafamızdaki fırın gibi bir yer aradık. Sonra Budapeşte’nin adeta simgesi olarak sayılan yapılar arasında olan Zincir Köprü’den (Chain Bridge) Peşte tarafına geçtik. Köprüden geçerken bir nehrin şehire ne kadar hoş özellikler kattığını bir kez daha fark ettik. Köprünün ortasından şehrin iki tarafına bakmak ve yapıların güzelliğine hayran kalmamak elde değil.

Biraz da Peşte tarafında turladık. Yerel ve hediyelik sayılabilecek şeylerin bir arada satıldığı bir mağazadan kartpostal aldık ve kartpostallarımızı postahaneden arkadaşlarımıza gönderdik.(Üç tane kart attık sadece bir tanesi ulaştı.) Karşıdan gördüğümüz Budin Kalesi (Buda Castle)’yı görmek için tekrar köprüden Buda tarafına geçtik. Tekrar manzarayı izlemeye doyamadık.

Budin Kalesinin içerisinde müzeler bulunuyor. Biz müzelere girmedik. Manzarayı seyredip açık alanlarında dolaştık.

Budin Kalesinden ilerleyerek tam Zincir Köprünün karşısında bulunan füniküler hattının üzerinde mola verdik. Budin Kalesine buradan çıkabilirdik fakat hem çok uzun bir sıra vardı hemde çok kısa mesafe olmasına rağmen gereksiz pahalıydı.

Fünikülerin manzarası,

Buradan sonra yine yemek için karşı tarafa geçtik. Yemek için bişeyler ararken bir havuzun kenarında oturmuş insanları görünce şaşırdık. Birçok kişi yanına dondurma, içecek bişeyler alıp bu yazın sıcağında en azından biraz olsun serinleyebilmek için bu tarz bir yönteme başvurmuş. 🙂

Merve’nin sandaleti bu kadar yürümemize dayanamadığı için ona terlik ararken opera binası ve çok güzel korunmuş bir kaç binanın yanından geçtik. Budapeşte tren istasyonunun oraya kadar gittik.
Opera Binası

Tren İstasyonu

Karnımız tok, terliklerimizi de aldık. Artık gezmeye devam edebiliriz. Tuna Nehri üzerinde bulunan Margaret Adasına (Margit Island) geçişi ve nehir üzerinden geçişi sağlayan Margit köprüsünden bir kez daha Tuna Nehrinin usul usul akışını ve manzarayı seyrettik.

Sabahtan beri durmadan ordan oraya geziyoruz. Sanki gün bitmeyecekmiş gibi geliyordu, güneşin batışını görene dek…

Margaret Köprüsünden Buda tarafına geçmeden geri döndük. Artık sürekli uzaktan gördüğümüz harika görünen Macaristan Parlamento Binasını yakından görmenin zamanı gelmişti.

Yakından bir türlü kadraja sığmadı. 🙁

Neyse sığdığı kadar olsun, napalım 🙂

Parlamento binasının biraz ilerisinde 2. Dünya Savaşı sırasında öldürülen Yahudilerin anısına ayakkabılardan bir anıt oluşturulmuş. Anlatılanlara göre savaş sırasında insanlar ayakkabıları çıkarılarak öldürülüp Tuna Nehrine atılmış. Bizi burada en çok üzen çok küçük ayakkabıların da bulunmasıydı…

Budapeşte’ye gelmeden önce okuduğumuz tüm yazılarda şehrin mutlaka gece görülmesi yazıyordu. Hava kararınca okuduğumuz tüm yazıların ne kadar doğru olduğunu anladık. Çünkü şehirdeki köprüler ve binalar harika ışıklandırılmış. Keşke fotoğraflar da bizim gördüğümüzü anlatabilse…

Sinagog’un arkasında bulunan Karavan isimli sokak yemekleri satan yerden akşam yemeğimizi yedik. Sonra Szimpla Kert isimli ruin bar denilen yere gittik.Ruin yıkık harabe anlamına geliyor. Kapı kollarında telefon ahizelerinden eski olan ve kullanılmayacak olan şeyler burada tekrar değerleniyor. İçerisi birçok farklı odadan oluşuyor. Sadece şarap satılan, yemek satılan, kokteyl satılan odalar var. Çok farklı bir konsepte sahip odalarda farklı müzikler çalınıyor. Sanki bir mekan içinde birçok mekan var. Burayı gerçekten çok sevdik. Cuma akşamı olması sebebiyle çok kalabalıktı. Oturacak yer zor bulduk. İçeride çektiğimiz fotoğraflar maalesef ki çok kötü. Aşağıdaki fotoğraf girişten.

Gece 11 gibi eve geri döndük. Bori bu akşam eve geç geleceğini söyledi. Arkadaşlarıyla birlikte Szendentre’de bir parti düzenliyorlarmış. Bizide davet etti fakat biz Budapeşte’yi görmek istediğimiz için ona katılamadık.
Günün sonunda dünün yorgunluğu olsa bile Budapeşte’yi çok sevdik.

Günlük yol bilgileri: Bugün yürüyerek Budapeşte’de yaklaşık 41.000 adımla günümüzü tamamladık.

Video

Tuna Nehri Bisiklet Turumuzun 13, 14, 15, 16, 17 ve 18. gününü içeren videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.